3 Nisan 2012 Salı

MALAFA (Hakan Günday)

Malafa'yı okumayı henüz bitirmedim ama çok az kaldığı için hakkında konuşabilme hakkını kendimde buluyorum. Kitap Antalya'da bir kuyumcu hanında yaşanan bir günü anlatıyor. Evet ana karakter üzerinden sadece bir günü anlatıyor. Kuyumcu Hanında yaşananlar ve yaşayanların profilleri o kadar renkli ki bir günü anlatmak bir kitap boyu sürebilmiş. 


Kitabın arka sayfa yazısını direk Hakan Günday'ın sitesinden alıyorum:

"Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgah. Önce tezgahtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi... Bir kuyumcu dükkânına kocaman bir dünyayı sığdırıyor Hakan Günday.. Kozan, ana karakaterimiz tezgâhtardır. Eline ne geçerse satabilecek kadar başarılı… Ağzı laf yapan, herkesi ikna edebilecek kadar laf yapan bir tezgâhtar. Onun kullandığı dili kullanıyor Günday da. O jargonla konuşuyor. Satmak dışında dünyada olup biten hiçbir şeyi umursamayan Kozan da bugünün insanını yeniden tanımlıyor. Yüzeysellik ve satmak… Her şeyden ve hepsinden önemlisi satmak, yani başarı. Kocaman bir yalanın hüküm sürdüğü bu büyük kuyumcu, ona göre, büyük bir kuyu. Bir hayaller ve yalanlar diyarı burası. Hakan Günday Malafa’da eğlenceli bir düzen eleştirisine imza atıyor."

Hakan Günday sıradan olmayan anlatım şeklini Malafa'da da kullanmış. Kitapta yaşananlar belki bir şeyler satarak hayatını kazananların tepkisini çekebilir; ama esas anlatılan insanların günlük hayatlarında gözlerinin ne şekilde boyanabileceği, kelime oyunlarıyla alma niyeti dahi yokken insanlara bir şeyler satmanın mümkün olabileceği. Kitapta bazen de harcanmış hayat hikayelerine şahit oluyoruz.

Kitapta kullanılan bazı kelimeler yazarın ürünü. Biraz argoya kaçan bu kelimeler aslında gerçek dilde bir anlam ifade etmediği ve kitabın içinde kelime anlamları çıkarılabildiği için okurda "Aaa yazar küfretmiş" fikri yaratmıyor. Hatta ilk sayfaları okurken ben kendimi tam hakim olmadığım bir yabancı dilde kitap okuyormuşum gibi hissettim. Cümleler geçtikçe kelime anlamlarını çözdüm.

Malafa benim Hakan Günday'ın kaleminden çıkmış okuduğum dördüncü kitabı. Daha önce okuduklarım; Zargana (2002), Piç (2003) ve Az (2011). Yazarın anlatımını çok beğeniyorum. Malafada'da değindiği kelime oyunlarına romanlarında sıkça yer veriyor. Sizin okurken düşünmediğiniz noktalara parmak basıp dikkatinizi o yöne çekebiliyor. Aile fertlerimden yazarın kitaplarından okuyanlar, kitapların çokça depresif olduğunu düşündüler. Bense anlatılan hikayelerden çok yazarın diline olan hayranlığımdan romanlarını okumaya devam ediyorum. Ayrıca Hakan Günday'ın sıradan olmayan bir hayatı olduğunu ya da sıradan olmayan bir düşünce yapısının olduğunu düşünüyorum.

Malafa'yı ve beraberinde Hakan Günday'ın okuduğum diğer kitaplarını tavsiye ediyorum. Bu kitabın ardından araya başka yazarlar koyduktan sonra da kendim için diğer Hakan Günday kitaplarını okuyabilmeyi diliyorum :)

Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder